Türkiye Tanrı'nın planına engel oluyor
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun son çıkışıyla birlikte Siloam Yazıtı yeniden gündeme geldi.
Kudüs’te 1880 yılında keşfedilen ve Osmanlı döneminde İstanbul’a getirilen yazıt, sadece arkeolojik bir eser değil; aynı zamanda Üçüncü Tapınak inancı ve “Tanrı’nın planı” etrafında şekillenen tartışmaların da merkezinde yer alıyor.
Netanyahu’dan Sert İddia
Netanyahu, 15 Eylül’de ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio ile birlikte Mescid-i Aksa yakınlarındaki arkeolojik alanı ziyaret etti. Burada yaptığı açıklamada, Siloam Yazıtı’nı Türkiye’den talep ettiklerini, ancak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve seçmen tabanı nedeniyle bu isteğin kabul edilmediğini savundu.
Netanyahu, yazıtın Yahudi tarihi açısından “çok önemli” olduğunu öne sürdü. İsrail daha önce de defalarca Türkiye’den yazıtı istemiş ancak her defasında ret cevabı almıştı.
Yazıt Neden Önemli?
M.Ö. 8. yüzyıla tarihlenen Siloam Yazıtı, Kudüs’te Kral Hizkiya döneminde yapılan tünelin inşasını anlatıyor. Antik İbranice ile yazılmış bu kitabe, hem mühendislik hem de dini sembolizmi nedeniyle eşsiz kabul ediliyor. Bugün İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde korunan yazıt, Osmanlı’nın 1884 tarihli Eski Eserler Kanunu uyarınca devlet malı olarak ilan edilmişti.
Komplo Teorileri ve İnançlar
Yazıt, yıllar içinde pek çok tartışmaya ve komplo teorisine konu oldu.
• Radikal çevrelerde, Türkiye’nin yazıtı elinde tutarak “Tanrı’nın planına engel olduğu” inancı yayılıyor.
• Evanjelik hareketler, yazıtı kıyamet öncesi kehanetlerle ilişkilendiriyor.
• Bazı iddialara göre İsrail istihbaratı Mossad, geçmişte yazıtı kaçırmayı planladı ancak başarılı olamadı.
• “Üçüncü Tapınak” savunucuları için yazıt, Kudüs’te yeni bir tapınağın inşası için sembolik bir işaret olarak görülüyor.
Türkiye’nin Tavrı
Türkiye ise yazıtı korumayı sürdürüyor ve İsrail’in bütün taleplerine şimdiye kadar olumsuz yanıt verdi. Kültürel mirasın Türkiye’de kalması, bazı çevrelerde “direnişin sembolü” olarak yorumlanıyor.
Siloam Yazıtı tartışması yalnızca bir arkeolojik eserin kime ait olduğu meselesi değil. Kudüs’ün dini, siyasi ve sembolik anlamlarıyla bağlantılı olarak, yazıt bugün hem uluslararası diplomasi hem de inanç merkezli gerilimlerin odağı olmaya devam ediyor.