İbrahim COŞKUN
Köşe Yazarı
İbrahim COŞKUN
 

Para Burada: Türkiye’de En Çok Kazandıran 5 Sektör

Bir ülkede ekonomik sistem sarsıldığında, sadece rakamlar oynamaz; ahlak, alışkanlıklar ve insanların kazanç anlayışı da sessizce değişir. Türkiye’de yaşadığımız ekonomik dalgalanmalar da, yeni bir gerçekliğin kapısını araladı: Klasik sektörler artık kimseye para kazandırmıyor. Yerlerini daha kısa sürede, daha az zahmetle zenginlik vadeden alanlar aldı. Ne yazık ki bu sektörler yalnızca ekonomik değil, toplumsal ve ahlaki erozyonun da aynası. 1. Din ile Doymak Din, bireyin iç dünyasına yönelişi, vicdanıyla baş başa kalışı değil artık. Bugün Türkiye’de dini duygular, pazarlama stratejisinin tam ortasında. Dualı kahveler, muskalar, metafizik enerjili su şişeleri… Her biri “manen güçlen” vaadiyle ama maddi bedelle sunuluyor. İnanç sömürüsünün ticari forma bürünmesi, içinde bulunduğumuz ekonomik çöküş kadar ruhsal bir boşluğun da göstergesi. 2. Faiz Yok Ama Faiz Var Yıllardır “faiz haram” denilerek şekillenen ekonomi politikalarının geldiği nokta ortada. Bugün bankalar, adı konmamış yöntemlerle dolaylı faiz sistemlerini sürdürüyor. Finansal okuryazarlığı olmayan vatandaş, “helal kazanç” umuduyla yine aynı çarkın içinde dönüyor. Faiz kâğıt üzerinde silinirken, hayatın içinde katlanarak büyüyor. 3. Organik Görünümlü Arzular Orta yaş grubuna hitap eden ve genellikle cinsel sağlık iddiasıyla pazarlanan “organik karışımlar”, başka bir sorunu gözler önüne seriyor: Umutsuzluğu. İnsanlar yaşlanmaya, yetersizliğe ve hayal kırıklıklarına doğal çözümler ararken, bu talep artık büyük bir pazar haline geldi. Ne kadar işe yaradığı belirsiz karışımlar, binlerce liralık “umut paketlerine” dönüştü.   4. Kadınlar: Hedef Kitlenin Merkezinde Güzellik salonları, kişisel gelişim seminerleri, sosyal medyada “online psikologlar”… Kadınlar için sunulan hizmetler çoğu zaman ihtiyaçtan çok dayatmanın ürünü. “Kendini sev”, “önce sen gel” gibi pozitif sloganlar, alt metinde “daha fazla harca” baskısını taşıyor. Ekonomik kriz kadını yalnızlaştırdı, kırılganlaştırdı ve ticari olarak sömürülebilir hale getirdi. 5. Çocuk Tüketiminin Yeni Simgesi Son sektör ise belki de en masumu görünse de en tehlikelisi: Çocuklar üzerinden yapılan ticaret. Oyuncaklar, moda markaları, YouTube içerikleri… Artık 3 yaşındaki bir çocuğun giydiği mont bile sınıfsal bir göstergedir. Ebeveynin kazancı ne olursa olsun, çocuğun tüketim döngüsüne katılması neredeyse zorunluluk gibi sunuluyor. Peki, Ne Oldu Geleneksel Sektörlere? Tarım, hayvancılık, üretim, zanaatkârlık… Bir zamanların geçim kaynağı olan sektörler artık ya desteklenmiyor ya da “sabır” gerektirdiği için tercih edilmiyor. İnsanlar kısa yoldan para kazanmak için, sabrın yerini şansa, emeğin yerini pazarlamaya bıraktı. Artık üretmek değil, manipüle etmek daha kârlı. Son Söz: Kısa Yol, Uzun Vebal Bu yazı, yalnızca sektörleri suçlamak için değil. Arz kadar talep de sorgulanmalı. Ekonomik zorluklar insanların değer yargılarını altüst ettiğinde, neyin ticaret konusu olacağına da toplum değil piyasa karar verir. Ancak unutmamak gerekir ki; kısa yoldan zenginleşmenin yolu, genellikle vicdandan uzun geçer.
Ekleme Tarihi: 26 May 2025 - Monday
İbrahim COŞKUN

Para Burada: Türkiye’de En Çok Kazandıran 5 Sektör

Bir ülkede ekonomik sistem sarsıldığında, sadece rakamlar oynamaz; ahlak, alışkanlıklar ve insanların kazanç anlayışı da sessizce değişir. Türkiye’de yaşadığımız ekonomik dalgalanmalar da, yeni bir gerçekliğin kapısını araladı: Klasik sektörler artık kimseye para kazandırmıyor. Yerlerini daha kısa sürede, daha az zahmetle zenginlik vadeden alanlar aldı. Ne yazık ki bu sektörler yalnızca ekonomik değil, toplumsal ve ahlaki erozyonun da aynası.

1. Din ile Doymak

Din, bireyin iç dünyasına yönelişi, vicdanıyla baş başa kalışı değil artık. Bugün Türkiye’de dini duygular, pazarlama stratejisinin tam ortasında. Dualı kahveler, muskalar, metafizik enerjili su şişeleri… Her biri “manen güçlen” vaadiyle ama maddi bedelle sunuluyor. İnanç sömürüsünün ticari forma bürünmesi, içinde bulunduğumuz ekonomik çöküş kadar ruhsal bir boşluğun da göstergesi.

2. Faiz Yok Ama Faiz Var

Yıllardır “faiz haram” denilerek şekillenen ekonomi politikalarının geldiği nokta ortada. Bugün bankalar, adı konmamış yöntemlerle dolaylı faiz sistemlerini sürdürüyor. Finansal okuryazarlığı olmayan vatandaş, “helal kazanç” umuduyla yine aynı çarkın içinde dönüyor. Faiz kâğıt üzerinde silinirken, hayatın içinde katlanarak büyüyor.

3. Organik Görünümlü Arzular

Orta yaş grubuna hitap eden ve genellikle cinsel sağlık iddiasıyla pazarlanan “organik karışımlar”, başka bir sorunu gözler önüne seriyor: Umutsuzluğu. İnsanlar yaşlanmaya, yetersizliğe ve hayal kırıklıklarına doğal çözümler ararken, bu talep artık büyük bir pazar haline geldi. Ne kadar işe yaradığı belirsiz karışımlar, binlerce liralık “umut paketlerine” dönüştü.

 

4. Kadınlar: Hedef Kitlenin Merkezinde

Güzellik salonları, kişisel gelişim seminerleri, sosyal medyada “online psikologlar”… Kadınlar için sunulan hizmetler çoğu zaman ihtiyaçtan çok dayatmanın ürünü. “Kendini sev”, “önce sen gel” gibi pozitif sloganlar, alt metinde “daha fazla harca” baskısını taşıyor. Ekonomik kriz kadını yalnızlaştırdı, kırılganlaştırdı ve ticari olarak sömürülebilir hale getirdi.

5. Çocuk Tüketiminin Yeni Simgesi

Son sektör ise belki de en masumu görünse de en tehlikelisi: Çocuklar üzerinden yapılan ticaret. Oyuncaklar, moda markaları, YouTube içerikleri… Artık 3 yaşındaki bir çocuğun giydiği mont bile sınıfsal bir göstergedir. Ebeveynin kazancı ne olursa olsun, çocuğun tüketim döngüsüne katılması neredeyse zorunluluk gibi sunuluyor.

Peki, Ne Oldu Geleneksel Sektörlere?

Tarım, hayvancılık, üretim, zanaatkârlık… Bir zamanların geçim kaynağı olan sektörler artık ya desteklenmiyor ya da “sabır” gerektirdiği için tercih edilmiyor. İnsanlar kısa yoldan para kazanmak için, sabrın yerini şansa, emeğin yerini pazarlamaya bıraktı. Artık üretmek değil, manipüle etmek daha kârlı.

Son Söz: Kısa Yol, Uzun Vebal

Bu yazı, yalnızca sektörleri suçlamak için değil. Arz kadar talep de sorgulanmalı. Ekonomik zorluklar insanların değer yargılarını altüst ettiğinde, neyin ticaret konusu olacağına da toplum değil piyasa karar verir. Ancak unutmamak gerekir ki; kısa yoldan zenginleşmenin yolu, genellikle vicdandan uzun geçer.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve gundemmedya.net sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.

ctwpaa.org deneme bonusu veren siteler bahis siteleri